24 Aralık 2011 Cumartesi

Balkabaklı pasta


Kış geldi balkabakları da pazarlardaki yerlerini aldı. Bayılırım kabak tatlısına. Kendiliğinden şekerli olduğu için ve un kullanılmadığı için de diğer tatlılara göre daha hafif bir tatlı. Ben üzerine tahin ve ceviz ekleyerek bu avantajını bir anda yok ediveriyorum ama olsun değer. Bir ara pişirip fotoğraflayıp koyacağım bloğumuza. Şimdi balkabaklı pastanın tarifini vereceğim elimde fotoğrafı olduğu için. Tadı gerçekten çok ama çok güzel. Son derece hafif ve renkli görüntüsünden dolayı da iştah açıyor. Bence kış bitmeden denemek lazım... Tarifi şu şekilde:


BALKABAKLI PASTA
Malzemeler:
Ø  750 gr balkabağı
Ø  1 su bardağı şeker
Ø  1 paket petibör
Ø  1 su bardağı ceviz içi
Ø  1 paket krem şanti
Ø  1 su bardağından biraz az soğuk süt
Ø  Süsleme için çikolata sosu
Ø  Süsleme için file fıstık

Yapılışı:

Bir gece öncesinden balkabaklarının üzerine şeker dökülür ve suyunu salması sağlanır. Ertesi gün kabaklar kendi suyu ile pişirilir ve sıcakken püre haline getirilir. Soğuduktan sonra içine bisküviler kırılır ve ceviz içi ilave edilir. Çember bir kalıba hazırlanan karışım yayılır ve buzdolabında bekletilir. Üstüne krem şanti hazırlanır. Çikolata sos ve file fıstık ile süslenir.

                                                                                                  Afiyet olsuuuunnn...

                                                                                                  Derya



Karnıbahar graten

 

Çok fazla pişirmem karnıbahar çok büyük bir keyifle de yemem aslında ama sırf ondan da faydalanalım diye arada sırada olsa da yer alır mutfağımızda. Ya kıymalı yemeğini yapardım ya da haşlayıp - kimi zaman da buharda pişirip - sarmısaklı yoğurtla yerdik. Bu sefer bir değişiklik olsun diye farklı bir tarif denedim. Tadı gayet güzeldi. Tek sıkıntı şudur ki karnıbahar gibi kalorisi düşük olan bir sebzeyi sosla kalorili bir hale getirdim  :))) Denemenizi tavsiye ederim. Şimdiden afiyet olsun... ( Bu arada değişik karnıbahar tariflerinizi beklerim )

Malzemeler:
1 küçük boy karnıbahar
2 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı tereyağı
2 su bardağı süt
Kaşar peyniri rendesi
Tuz

Yapılışı:
Karnıbaharları bir tencere koyun. Üzerlerini geçecek kadar su ve bir miktar tuz ilave edin. 15 dakika kadar haşladıktan sonra suyunu süzüp bir fırın tepsisine koyun. Tereyağını un ile çok pembeleşmeden kavurun ve soğuk sütle beraber bir miktar tuz ekleyin. Krema kıvamına gelince ocaktan indirin ve karnıbaharların üstüne dökün. Rendelenmiş kaşar peynirini serpiştirdikten sonra 200 derecelik fırında üstü kızarana kadar pişirin.

                                                                                                                                           Derya


11 Aralık 2011 Pazar

Nefis Pizzalar


    Evet, belki biraz iddialı olabilir ama inanın İtalya’da yediğim pizzalara çok yakın pizzaları bu tarifle evde yapabiliyorum. Çok zevkle yiyoruz biz evde yaptığımız bu pizzaları. Hem çok kolay, hem çok lezzetli.Kesinlikle deneyin. Bu tarifte benim yine Arman Kırım’dan uyguladığım bir tarif.  Saygıyla anıyorum onu, gerçekten çok erken bir kayıp. Eminim benim gibi pek çok yemek sever onun yazılarıyla bir adım daha öne gitmiştir ve onu saygıyla anıyorlardır.

Malzemeler
 
2 bardak un (250 mililitrelik su bardağı); 3/4 bardak artı 2 çorba kaşığı ılıkça su; 1 çay kaşığı tuz; 1 tatlı kaşığı Dr. Oetker instant kuru maya. Sos için: 1 kutu (400 gram) doğranmış domates konservesi; 1 çorba kaşığı tatlı kırmızıbiber salçası; 3 çorba kaşığı zeytinyağı; 1 tatlı kaşığı kuru kekik; tuz ve taze çekilmiş karabiber. Her bir pizza için 125 gram dil peyniri (toplam 250 gram).

Yapılışı

Önce bütün hamur malzemeleri karıştırılır. İyice yoğrulur. Üzeri kapatılarak yarım ya da bir saatliğine sıcak bir yerde mayalanmaya bırakılır.

Daha sonra sos hazırlanır. Ben bu sosu hiç yapmadım. Yazın hazırladığım domates konservelerini kullandım. Fakat bu sosla da çok güzel olacağına eminim. Bütün sos malzemeleri karıştırılıp pişirilir.

Bu arada fırınınız en yüksek dereceye ayarlanıp içine pizza pişireceğiniz kabı bırakırsınız. Sıcak kaba koyacağınız pizza çok daha lezzetli olacaktır.

Fırınınız ve kabınız iyice ısınırken pişireceğiniz kabın şekline uygun pişirme kâğıdı kesmeliniz. Çünkü sıcak kaba hamuru yerleştirmeniz zor olacaktır.

Daha sonra hazırladığınız hamuru merdaneyle ve biraz unla açın. Sıcak fırın kabına, pişirme kâğıdının üstüne yerleştiririn. Üstüne de altı yedi kaşık sos dökün. Sonra sıcak fırının en alt katına ( hatta zeminine bile olabilir)yerleştirip, hamuru tam yedi dakika pişirmeye bırakın. Zaman ayarlı fırınları kurarsanız büyük kolaylık olur.

Yedi dakika sonra fırından çıkardığınız tabanın üstüne tekrar altı, yedi kaşık sos dökün. Üst malzemeleri yerleştirin. Dil peynirlerini küp biçiminde kesin. Dil peyniriyle mozarella peynirine en yakın sonucu alırsınız. Diğer üst malzemeleri sizin zevkinize kalmış. Şarküteri ürünleri, mantarlar yazın kabak patlıcan, ricotta peyniri olabilir. Bizim çok sevdiğimiz pesto soslu, rokalı, fıstıklı bir de yeşil pizza var. Onu da başka bir zaman resimlerim artık. Pizzanın üstünü zevkinize göre döşedikten sonra bu sefer fırının üst tarafına yerleştirip üç ya da dört dakika pişirip nefis pizzanızı yemeye hazırlanın. Afiyet olsun.                   
                                                                                                                        Tuğba






4 Aralık 2011 Pazar

Tam Buğday Unuyla Yapılmış Ispanaklı Açma Börek....

 
Bu Pazar kahvaltıda açma börek yapmak istedim. Fakat yaptığım börek aynı zamanda sağlıklı olsun istedim. Bunun sonucunda tam buğday unuyla nefis bir ıspanaklı börek yaptım. Kesinlikle tavsiye ediyorum, deneyin. Çok lezzetli oldu. Beyaz unla yapılan böreklerden hiçbir farkı olmadığını hatta daha yoğun bir aroma içeren lezzetli bir börek olduğunu söyleyebilirim.

Tarif
Hamur için

2,5 büyük su bardağı tam buğday unu(hamurun kıvamına göre biraz daha ekleyip çıkarabilirsiniz)

3/4 su bardağı evdeki yoğurttan çıkan yoğurt suyu, biraz normal suyla karıştırabilirsiniz.

1,5 çorba kaşığı zeytinyağı (isteğe bağlı biraz daha ekleyebilirsiniz)

1 tatlı kaşığı tuz

Yarım paket kabartma tozu

İç Harcı

300 gr kadar ıspanak yaprakları

1 soğan

Göz kararı beyaz peynir
Üstü İçin
1 yumurta
2 yemek kaşığı yoğurt
Çörek otu
Yapılışı

Önce hamuru hazırladım. Un kabartma tozu ve tuzu karıştırdım.
Sonra yoğurt suyu ve zeytinyağını ilave edip kulak memesinden biraz daha sert bir hamur için iyice yoğurdum.
Daha sonra buzdolabına hamuru dinlenmeye bıraktım.

İç harcı için bir soğanı ve ıspanakları birlikte kavurdum. En son beyaz peynirleri ve tuzunu ilave ettim.

Hazırladığım hamurlardan avuç içi bezeler yaptım. Onları bol unla, merdaneyle iyice açtım. Açarken beyaz undan biraz daha fazla un istiyor. Açtığım yufkaların üstlerini az bir zeytinyağıyla yağladım.

Sonra ıspanaklı harçtan bolca koyup rulolar yaptım. Üzerlerine yoğurt ve yumurta karışımını sürdüm. Sonrasında çörekotlarını serptim.200 derece fırında üzeri ve altı iyice kızarana kadar pişirdim. Afiyet olsun sağlıklı ve leziz bir öğün.                                                                                             
                                                                                                                                                         




26 Kasım 2011 Cumartesi

Sodalı-Galeta Unlu Börek


Çok sevdiğim bir börektir bu... Çıtır çıtır çünkü. Timur'un doğum gününden bir gün önce okuldan kızlarla günümüz vardı hem o gün için hem de doğum günü için yaptım. Bir gün önceden yapıp derin dondurucuda bekletebilirsiniz. Davet günü sarmakla ve iç malzemesi ile uğraşmak zorunda kalmadığınız için zamandan da kazanç oluyor aslında. Börek gibi ana bir çay keyfi lezzeti de aynı güne sıkışmamış oluyor böylece. Yanılmıyorsam tarifi Sofra dergisinden almıştım. Ordaki tarif ıspanaklıydı bense patatesli ve kaşar peynirli denedim. Daha önce de kıymalı yapmıştım o da oldukça güzel olmuştu. Ben burda orjinal tarifi bozmadan vereceğim.Siz damak zevkinize göre iç malzemesini hazırlayabilirsiniz. Şimdiden afiyet olsuuuuuuuun...

SODALI ISPANAKLI BÖREK
Malzemeler:
Ø 1 kilo ıspanak
Ø Beyaz peynir
Ø Kırmızı pul biber
Ø 4 adet yufka
Ø 1 şişe soda
Ø 50 gram margarin
Ø 1 su bardağı galeta unu
Ø Sıvı yağ

Yapılışı:

Bir yufkayı dörde bölün. Her bir parçayı sıvıyağla yağlayın ve ikiye katlayın. Ispanak, beyaz peynir ve pul biberle hazırladığınız içi geniş uca koyun kenarlardan sararak bir rulo elde edin. Tüm yufkalarla aynı işlemi yaptıktan sonra ruloları önce maden suyuna batırın sonra da eritilmiş margarinle altlı üstlü iyice yağlayın. Yağlanmış börekleri galeta ununa bulayıp tepsiye yerleştirin ve altı üstü kızarana kadar pişirin.

                                                                                                                                     Derya


22 Kasım 2011 Salı

Antep Fıstıklı Sarma


Doğum günü soframızdan bir tatlı daha...

Sütlü tatlı olmadan olmazdı zaten. Bu tarifi de Dr.Oetker'den almıştım. Porsiyonlar biraz küçük olduğu için şerbetli bir tatlının yanına alternatif olarak bir tatlı daha yapılmak istemiyorsa kesinlikle iyi bir tercih olur. Son derece hafif ve de lezzetli...

Malzemeler:
1 su bardağı toz antep fıstığı
Yarım su bardağı pudra şekeri
2 yemek kaşığı süt

1 paket hazır toz halinde tavuk göğsü
2.5 su bardağı süt
25 gr margarin

Antep fıstığı, pudra şekeri ve süt bir kapta iyice yoğrulurak ezme haline getirilir. Üstü kapatılarak oda sıcaklığında bekletilir.

Tavuk göğsü süt ile hazırlanıp 16x27 cm ebatlarındaki margarinle yağlanmış bir tepsiye boşaltılır. Oda sıcaklığında soğuyan tatlı buzdolabında iki saat bekletilir. Bu sürenin sonunda 9x9 cm boyutlarında kareler şeklinde tatlı kesilir. Fıstık ezmesinden ceviz büyüklüğünden parçalar alınır. Rulo haline getirilir ve karelerin bir kenarına yerleştirilir. Spatula yardımı ile tatlı bu rulonun etrafına sarılır. Tatlılar servis tabağına alınır ve istenilen şekilde süslenir.

Afiyet olsuuuuun :)))

                                                                                                                                       Derya

Oğlumun ilk doğum günü pastası


Gecikmeli de olsa sonunda kutladık oğlumun doğum gününü. Anneannemiz ve babaannemiz İstanbul'a gelince ailemiz -hemen hemen- tam oldu ve başladık hazırlıklara. Sağolsun annem çok yardımcı oldu bana yoksa yetiştirmek çok zor olacaktı. Ben öncelikle oğlumun doğum günü pastasını paylaşmak istedim. Tarifi Sofra dergisinden aldım üzerinde bir iki değişiklik yaptım ve bence ilk denemeye göre gayet lezzetliydi. Belki " aaa hiç olur mu öyle şey diyeceksiniz " ama ben çocukluğumuzda annelerimizin yaptığı klasik pandispanya ve de çikolatalı kremadan oluşan pastayı hiç mi hiç sevemedim. Bu tarif bu tattan oldukça uzak olduğu için çok ama çok sevindim. Daha fazla uzatmadan vereyim tarifi...

Dergide pasta için 8 kişilik diyordu ama yanına yapılan şeylerle beraber çok rahat 12 kişiyi ağırlar. Malzemeler şu şekilde:

Kek için:
4 yumurta (ben kekte 3 ten fazla yumurtaya tahammül edemediğim için 3 tane kullandım)
1 su bardağı toz şeker
150 gr margarin
2 paket 80 gramlık bitter çikolata (ben 140 gr kullandım)
1 çorba kaşığı kakao
4 çorba kaşığı tepeleme un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

Ara dolgu için:
Yarım litre (2.5 su bardağı) süt
1 yumurta
4 çorba kaşığı un
1.5 çay bardağı toz şeker
1 çorba kaşığı margarin
1 paket vanilya

Margarin eritilir ve ılıması için kenara alınır. Çikolata benmari usulü eritilir. Yumurta ve toz şeker iyice çırpılır ve eritilmiş margarin, çikolata ve kakao ilave edilerek biraz daha karıştırılır. Sonra geri kalan kek malzemeleri ilave edilerek iyice karıştırılır ve iyice yağlanmış 22x22 ebatlarındaki yuvarlak kek kalıbına boşaltılır ( ben kalp şeklinde bir kalıp kullandım). Önceden ısıtılmış 170 derece fırında pişirilir ve soğuyunca ortadan ikiye ayrılır.

Krema için süt, yumurta tencereye alınır ve karıştırılır. Un ve toz şeker ilave edilerek kısık ateşte sürekli karıştırılarak pişirilir. Koyu bir kıvam alınca ocaktan indirilir. Margarin ve vanilya eklenir. Mikserle biraz çırpılır. Kremanın bir kısmı üst dekor için kenara ayrılır ve geri kalan kısım kekin alt parçasının üstüne yayılır. Ben burda tariften farklı olarak evde bulunan kestane şekerlerini ve yarım çay bardağı kadar damla çikolatayı da kremanın üstüne ilave ettim. Elbette tercih sizin damak tadınıza kalmış. Diğer kek parçası ile krema kapatılır. Üstüne kenara ayırdığımız krema yayılır ve kekimiz hazır.

Ben bu noktadan sonra ekstra bir şeyler yapmak istedim. Evde şeker hamuru yapmak için glikoz ve jelatin yoktu ben de elimdekilerle idare ettim. Biraz nişasta ve pudra şekerine süt ve gıda boyası ekledim ve çok profesyonelce olmasa da basit bir şeker hamuru elde etmiş oldum. Yukardaki resimde göreceğiniz gibi küçük toplarla pastamı süsledim. Sonrasında çikolata kırıntıları ile pastamın üstünü ve kenarlarını kapladım. Mumumuzu da diktikten sonra pastamız hazır olduuuuu...

Oğlum elbette kendisi için yapılan pastanın farkına varamadı sadece yanan mum çok cezbetti onu. Olsun bu da şimdilik yeter. İlerde beraber bir pasta yaparız umarım onunla.

                                                                                                                                     Derya


20 Kasım 2011 Pazar

KARIŞIK SEBZE ÇORBASI (DETOKS ÇORBASI)


   Hafta sonumuz çok yoğun ve keyifli geçti her açıdan. Öncelikle Cuma günü yeni yaşımı kutladık. Geç vakitte yenen ağır yemekler(!) ve bir sürü güzel detaylarla.
Cumartesi günü ise öğlen blogdaşım Derya’nın evine gittik arkadaşlarla. Blogdaşım diye söylemiyorum döktürmüştü Derya. Birbirinden lezzetli yiyeceklerle sofrayı donatmıştı ve ben dayanamayıp teraziyi kaçırdım(etti mi iki)
  Sonra akşamda yakın arkadaşlarımdan Dilber’in düğünü için Bursa’ya gittik. Gayet lezzetli bir düğün menüsü ve pastaları vardı arkadaşlarımın. Orda da ne ara sıcaklar, ne başlangıçlar ne pasta hiç biri es geçilmedi .(Varan üç)
  İyi ki Bursa’da kalmayı düşünüyorduk onu yapmadık. Onu da yapıp birde İskender yeseydik bilmiyorum ne olurduk. Gece dönerken de kestane şekerini es geçmedik ama !(Oldu mu dört)
 Gece üçte eve dönerken bir Amerikalı arkadaş edindik. Baktık gece yarısı yolları bulamayacak (Bu arada gece saat iki buçuk üçte eve vardık.) Serviste onu da bırakmadık. Gece evimizde misafir ettik. Bir arkadaşımız daha vardı ve sabah simitli, börekli sucuklu yumurtalı ağır bir kahvaltı daha yaptık mı misafirlerimizin şerefine.(Oldu mu beş)
 Yani akşam yemeği olarak çok hafif ve sağlıklı yiyecekler yememiz mecburiydi. Bunun üzerine detoks çorbası yapıldı. Ama adına aldanmayın çok lezzetli bir çorba. Kesinlikle deneyin pişman olmayacaksınız

Malzemeler
Bir soğan
Beş altı bağ ıspanak
Biraz beyaz lahana
Bir kırmızıbiber
Miktarı zevke bağlı dereotu
Bir kereviz saplarıyla birlikte
Bir yâda iki havuç
Miktarı zevke bağlı maydanoz
¾  su bardağı kırmızı mercimek
Bir yemek kaşığı kırmızıbiber salçası
Birkaç diş sarımsak
Kekik
Karabiber
Toz kırmızıbiber
Bir buçuk yemek kaşığı zeytinyağı


Bütün malzemeler doğranır. Çok küçük doğramayı ben tercih etmiyorum. Ayrıca bu çorbayı düdüklü tencerede pişiriyorum. Önce soğanlar yağda biraz suyla ve biber salçasıyla kavrulur.

Sonra sırasıyla havuç, kereviz, beyaz lahana, ıspanak kırmızıbiber, maydanoz, dereotu eklenir.

En son kırmızı mercimekler ve üstünü geçecek kadar ılık su eklenir. Baharatlarla tatlandırılır. Düdüklü tencerenin düdüğü çalmaya başlayınca sizde lezzet bombardımanına hazır olun.

Notlar
Bu çorba tavuk yâda et stoğuylada yapılabilir. Lezzet yoğunluğu artar. Fakat sade suyla da gayet lezzetli oluyor.
Bu çorbaya sebze olarak karalâhanada çok yakışıyor.
Bulgur, küçük köfteler de bir başka versiyonunda eklenebilir. O hali de çok güzel.
Bu çorba İtalyan Minestrone çorbasına çok benziyor.Orda karışık sebzelerin içine kabak tane fasulye de ekliyorlar.
                                                                                             Tuğba                                                  


13 Kasım 2011 Pazar

Özer Amca'ymış adı...


Bugün Bakırköy'e giderken yine aynı şey oldu. Otobüs Bakırköy merkeze giriş yapmak için o keskin virajını yaptıktan sonra şöyle bir doğruldum yerimde, hazırlandım. Başımı sola çevirdim. Camdan dışarı baktım...

İstanbul'a geleli 12 yıl oldu ve ben ne zaman Bakırköy'e gitsem hep bu anı yaşarım. Ama artık eskisi gibi değil bu an. Bana o anlık mutluluğu yaşatmıyor çünkü yok artık o amca. Artık o camdan dışarı bakma hüzünlendiriyor beni. Aslında bugün onu göremeyeceğimi; camdan dışarı baktığımda kendisi yerine pencereye yapıştırılmış resmini göreceğimi biliyordum. Uzun zamandır biliyorum... Ama uzun bir aradan sonra Bakırköy'e gidince tekrar canlanıverdi aklımda birdenbire o sevimli yüzü. İnternette bir araştırayım bakayım dedim; bir tek ben olamazdım ya koca İstanbul'da, Bakırköy'den geçen otobüslerdeki, minibüslerdeki ve arabalardaki insanlara el sallayan amcayı...Evet bir tek ben değilmişim!!!  Ne kadar çok kişi varmış onu tanıyan. Hatta Facebook'da bir sayfa bile açılmış onun için. İtü sözlükte onun hakkında yazılanlar ve biraz daha fazlası...

 Adı Özer'miş amcanın. SSK emeklisi. Her gün saat 6-7 gibi Bakırköy kitapçılarının oraya gider kedileri doyururmuş. Günün geri kalan kısmını da penceresinin önünde oturup gelip geçen araçlardaki insanlara el sallamakla geçirirmiş. 09.01.2009 tarihinde vefat etmiş Özer amca.

Düşündüm de belki sıradan bir insandı, tipik bir memur hayatı yaşadı... ama ne kadar çok insanın aklına kazınmış sıcak bir gülümsemeyle bir el sallamasıyla...Her sabah işe giderken Özer amcaya el sallamayı alışkanlık edinenler var ve şimdilerde eksikliğini yaşayan.

Sadece otobüsün camından bakıp el sallardım ona. Gülümserdi kocaman... Gülümseyince mutlu oldu derdim, ben de mutlu olurdum kendimce. Şimdi yok ama bir sürü İstanbullu'nun hatıralarında...Sıcacık ama hüzünlü bir gülümsemeyle hatırlanıyor Özer amca...

                                                                                                                     Derya

11 Kasım 2011 Cuma

MEYVELİ KEREVİZ

   Doğrusu bloğa koymak istediğim ilk kereviz yemeğinin etli kereviz yemeği olmasını uzun bir süredir planlıyordum.Fakat zeytinyağlısından daha sık, etlisini pişirmeme rağmen bir türlü resimleme fırsatım olmadı.Bakalım bir başka sefere artık.Ben evde çok sık pişiriyorum kerevizi , çok seviyoruz aromasını.Bu meyvelisi  hele çok farklı bir aroma içeriyor.Tavsiye ederim.Tarif Ali Poyrazoğlu'nun tarifi.Yukardaki masa da Almanya'dan gelen bir misafirimiz için hazırladığımız sofra.Kendisi de yemek pişirmeyi çok seven Christian salatayı  kendi getirdiği bıçakla bizlere yaptı.Ne güzel düzenlemiş değil mi?Fotoğrafta gördüklerinize ek olarak nohutlu pilav ve tavuk ana yemekti.Fakat resmini çekmemişiz.
                                                                 Meyveli  Kereviz
İki büyük kereviz
Bir büyük soğan
Bir orta boy ayva(orjinal tarifte armuttu,ben ayva kullandım)
Dört tane mandalina
İki havuç (orjinal tarifte yoktu ben ekledim)
Bir avuç bezelye (orjinal tarifte yoktu,buzluktan ben ekledim)
Bir,buçuk yemek kaşığı bal
İki yemek kaşığı hardal (orjinal tarifte hardal tanesiydi)
Yemeğin üstünü örtecek kadar dinlenmiş su
Bir duble konyak yada viski
Servis için dereotu,tuz
Tarif
Soğanlar iyi bir zeytinyağında çevrilir.Kuşbaşı kesilmiş kerevizler eklenir.
Sonra dörde bölünmüş mandalinalar hemen ilave edilir.Mandalinalar kabuklarıyla birlikte atılıyor.Nefis bir aroması oluyor.Havuç ,bezelye ve ayvalarda katılıyor.
Sonra zevke göre su eklenir.Ben çok su tercih etmiyorum.Hardal suyla karıştırılarak ilave edilir.
Bundan sonra bal ve konyakta eklenir.
Hepsi  pişince altını kapatıp yemeği dinlenmeye bırakıyorsun.Tuzunu pişirirken ekliyorsun.
Servis yaparken dereotuyla süslüyorsun.
Tatlımız Giresun kadayıfıyla yapılmış nefis kadayıftı.Ama bu çok özel tatlı,  tek başına ayrı bir yazıyı ve tarifinin verilmesini hak ediyor.                                                                                                                       Tuğba
                                                                                                                    

8 Kasım 2011 Salı

Mutlu Bayramlar

'Likör, benim için bir bakıma  bayram demektir. Likör, ince, uzun ayaklı kadehlerde ikram edilir. Azize hanımefendinin vişne likörü elbette vişne çürüğü rengindedir. Biraz tarçın, bir hayli karanfil kokar. Pek şekerli, şurup kıvamındadır; biz çocukların bile içmesine izin verilir. O vişne likörünü çok severdim. Tadından mı, kendine özgü rayihasından mı, kadife perdeleri çağrıştırır renginden mi, bilmiyorum.”
                                                                                                                               Selim İleri

   Selim İleri ,bayram ikramlıklarının içerisinde mutlaka yer alan likörden böyle zarif bir İstanbul geleneği olarak bahsetmiş.Bende çocukken bayramda İstanbul'a halama geldiğimizde mis gibi tarçın,karanfil kokusu ve zarif likör kadehlerini çikolatalarla özdeşleştirir,çok severdim.Biz çocuklara Selim İleri gibi ikram edilmezdi ama kokusu ve rengi çok hoşumuza giderdi. Bu bayram halamın nefis yemekleriyle bayram yemeğimizi yedikten sonra birde kahveyle kendi el yapımı vişne likörünü içtik.Sadece içmekle kalmayıp biraz eve de getirdik ve hemen ikramımızı yaptık.Gerçi onun zarif sunumlarını resmetsem çok güzel olurdu ama fotoğraf makinasını aldığım halde kartı bilgisayarın üzerinde takılı kaldığı için ne yazık ki hiç fotoğraf çekemedim. Evde kendi sunumumuzun resmi burada.Tarifini de vişne zamanına saklıyorum.Bu sene bende yapacağım kendi vişne likörümü.
   Mutluluk dolu ,anlamlı ,üretici güzel bayramlara ve günlere...
                                                                                                                 Tuğba     

1 Kasım 2011 Salı

Kış Bombaları

 Artık kendimize iyi bakma zamanı. Gerçi Ali bunu biraz abarttı  bence ama  ben bu durumdan şikayetçi değilim .Evet tüm bu yeşillikler ve meyve suyu karışımı onun elinden. Ben yapsam kesin kıyısından köşesinden bir tatlı eklerdim. ) Gerçi salata üzerinde kullandığı nar fikri geçen sene ki Doğu gezimizde yaptığımız muhteşem Diyarbakır kahvaltısından çalma ama yine de kabülümüz. Meyve suyu karışımında portakal,limon,nar var. Sizlerde deneyebilirsiniz güzel bir karışım.Biz severek içiyoruz.

29 Ekim 2011 Cumartesi

Şenlikli Sofra

           Geçen hafta yemeğin sadece aracı olduğu şenlikli bir sofra kuruldu bizim evde. Eve gelen dostların her birinin elinde bir müzik aleti vardı. Hepsinin resmini yayınlamaya kalksam yedi tane farklı müzik aletli 
resim olacaktı  düşünün. O yüzden o gün evimizde müzik baştacıydı.Yemekler mi oldukça çeşit yapmama rağmen gün ışığında fotoğrafları çekilmediği için resimler bence keyifli çıkmadılar.Yine de sizlerle paylaşacağım.Zaten bu aralar yazı yüklemememin temelinde de  bu sorun yatıyor. Acaba çok daha iyi resimler çekip bloğu öyle mi güncellesem derdine düştüm bu aralar.Bakalım bu işe bir çözüm bulmaya çalışıyorum kendi adıma.Umarım çok yakında çok daha kaliteli resimler yükleyebileceğim bebek bloğumuza.
                                                   Mantarlı Bonfile Ve Renkli Pilav
   Bonfileleri döküm tavada bir beş dakika mühürledim.Sonra üzerlerine üç diş sarımsak rendeledim.Bir beş on dakikada beraber pişirmeye bıraktım.Sonra bol suyla yıkadığım ne yazık ki konserve olan mantarları üzerlerine boşalttım.Üstüne en son sonbaharda  hazırladığım domatesli sostan boşalttım.Yeme zevkimize göre pişirmeye bıraktım.Çok pişirip kurutmadım.Böyle yaparak tüm lezzetinin kaçmasını istemezdim.Bol kekik karabiberlerle tatlandırdım.
                                                  Ispanaklı Börek Ve Patlıcan Salatası
   Bol soğanlı ,beyaz peynirli, ıspanaklı güzel bir börek harcı hazırladım.Yufkaları zeytinyağıyla yağlayıp harçlardan geniş rulolar yaptım.Üstlerine yoğurtlu ,yumurtalı ,zeytinyağlı harç sürdüm.Bol çörek otu döktüm.Yoğurt , börekleri yumuşak yapıyor.Çok beğeni aldı ıspanaklı böreklerimiz.


Yalancı Çerkez Tavuğu
Haşladığım organik tavukları biraz sulu sulu bıraktım.Sonra göz kararı yoğurt ve az mayonezle karıştırdım.Yarım su bardağı ceviz ve üç beş diş sarımsağı blendırda çektirdim.Kırmızı biber, tuz ,kimyon kattım.Ah ahusha yani biz çerkezlere özgü bir nevi kişniş olan baharat olsaydı daha doruk noktası olurdu ama bu haliyle de güzeldi çok.En son tırnak pidelerini tost makinasında tereyağıyla kıtır haline getirdim.Onları ekledim.Asıl orjinal çerkez tavuğundan farklı ama çok lezzetliydi.

                                     
                                                                  Barbunya
                                                                Arnavut Ciğeri
            Ciğer dışardan alındı.Soğanlarla süsledik.

                                                           Ali'nin Kış Salatası
                                                           Pastırmalı Peynirler
  Bu kadar yemekten  sonra ertesi güne de yemeğimiz hazırdı.Birde akşam ki soframızda mis kokulu karanfiller vardı.Onlar resimlenmemişti.Ertesi gün onları çektik tekrar.
   Fakat bizim çok eğlendiğimiz günden iki gün sonra ne yazık ki Van'da ki acı depremle hepimiz çok sarsıldık. Bende Adapazarı  İzmit depremini bizzat Adapazarı'nda yaşamış biri olarak çok çok üzüldüm.Umarım orda herşey çok hızlı yoluna girebilir.İnsanlar daha az acı çekerler. Biliyorum ki çok zor ama..
                                                                                                                          Tuğba

25 Ekim 2011 Salı

Fırında somon





Bir Karadenizli olarak balık sevmiyor oluşum ne kadar da tuhaf. Ne yapayım sevemiyorum bir türlü. Hani eşim zorlamasa yarın akşam balık yiyelim demese hiç mi hiç pişirmeyeceğim ama elden ne gelir. Onca balık türü arasında sadece -ki o da çok iştahla değil - hamsi ızgara yiyebiliyordum ki sonunda başka bir alternatif daha buldum kendime. Fırında somon... Yanlış hatırlamıyorsam sevgili arkadaşım Binnaz anlatmıştı bu tarifi bana. Bence gayet güzel olmuştu... Denemekte fayda var.

Kılçıkları temizlenmiş somon filetolar bir güzel yıkanır ve suyu süzülür. Fırına verilecekleri tepsinin içersinde -ki ben borcam kullandım - tuz, kekik, rendelenmiş sarımsak, biraz zeytin yağı ile marine edilir. Ben iki saat kadar buzdolabında beklettim balıkları. Fırına vermeden önce yuvarlak dilimler halinde kestiğim patatesleri tuz ve karabiberle tatlandırdıktan sonra balıkların üzerine yerleştirdim. Patateslerin üzeri kızarıncaya kadar pişirdim. Hem balıklar hem de patatesler eşit derecede pişmişlerdi. Yanına turplu roka salatası harika oldu.
Teşekkürler Binnazcığım bu hafif ve de sağlıklı tarif için... İnşallah omega ihtiyacımı bir nebze olsun karşılayabileceğim bu tarifle...


Not: En üstteki fotoğrafta arkadan görülen şirin şey oğluşumun minik göbeğidir...
                                                                                                                                 Derya

17 Ekim 2011 Pazartesi

Kahvaltı Üzerine Yine Güzelleme...

 Aslında bu başlık Şükran Anne ve Aydın Babalar'a güzelleme olmalıydı.Çünkü haftasonu kahvaltımızı onların gönderdiği nefis pideler ve reçellerle çok zenginleştirdik.Şükran Anne, kendi  bahçelerinden topladığı meyvelerle yaptığı mis gibi üzüm ve incir reçellerini bizlere ulaştırdı.Şanslıyız biz şanslı.)
Şükran Anne'nin yaptığı incir reçeli ve üzüm marmelatı diğerleri Tire'den dut reçeli,organik şekersiz kayısı reçeli

Nefis Samsun Pideleri 

                                                             Buda benim yaptığım mıhlama
Yani aslında bir pazı sarması ,bir kadayıf tatlısı tarifleri yazmayı düşünürken elim yine kahvaltıya gitti.Kesinlikle günün en keyifli öğünü kahvaltı bir kez daha....         Tuğba

14 Ekim 2011 Cuma

Somon Çeşitlemeleri

 

  Yağmurlu bir İstanbul gününde hafta sonuna geçişi balıkla yaptık.Bu arada iki yeni tarif denedik.Birini  Ali yaptı.Yeni aldığı kitap sanırım onu da daha fazla mutfağa sokacak. Kitap mı?'Mutfakta Erkek Var'.Aslında ben çok istiyordum kitabı. Oda hemen almış.Şiddetle yeme içme işleriyle ilgilenenlere tavsiye ediyorum.İlgilenmeyenlerin de ilgisini çekecek pek çok  güzel anı ve anekdot var.Tabii bir dolu özel tarifte aynı zamanda.

Nasıl zevkle okuyorum.Bir taraftan su gibi zevkle okuyorum,bir taraftanda bitmesin istiyorum hiç.Ne çelişki!Neyse işte denediğimiz yeni tarifin biri bu kitaptan Ferzan Özpetek'in yaptığı bol sarımsak, kırmızı biber ve ekmek kırıntılarıyla yapılan spagetti.Bunu Ali yaptı.Güzel ve basit bir tarif. Diğeri ise benim ne zamandır yapmayı düşündüğüm balık köftesi. Balık köftesi tariflerini  değişik blog ve kitaplarda çok okumuştum. Öyle olunca kafamda vardı epey birşeyler,bugün harekete geçtiler .Bir kısım somonlar fırında buğulama diğer bir kısmıda balık köftesine dönüştüler.Hiç bir yere bakmadan akıldan yaptım nefis oldular.Şiddetle tavsiye ederim.
Malzemeler
Bir büyük somon diliminin yarısını kullandım.
1 Patates( orta sertlikte haşlanacak)
1Yumurta
1 Bardaktan çok az tam buğday unlu ekmekten yapılmış ekmek kırıntısı (Ben bayat iki dilim tam buğday ekmeğini blendırda parçalara ayırdım)
Dereotu (köftelik kadar zevke göre)
Maydanoz(köftelik kadar zevke göre)
Karabiber
Kırmızıbiber
Tuz
Kızartmak için az fındık yağı
Yapılışı
Önce somonları kıyma haline getirmek için bir bıçakla küçük küçük parçaladım
Sonra yumurtayı diğer tüm malzemeleri ve haşlayıp rendelediğim patatesleri karıştırdım.
Tombul tombul köfteler yaptım.
Az yağda teflon tavada kızarttım.
Sonra afiyetle yedik.Öndende çok güzel bir çorba vardı ama onun tarifi ve resmi bir başka zamana kaldı.
                                                                                                                                                 Tuğba

11 Ekim 2011 Salı

Fransız Soğan Çorbası Hezimeti!

    Bu çorbayı o kadar özenerek hazırlayıp yapmama rağmen tam bir hezimet oldu.Çok üzgünüm.Meşhur Fransız soğan çorbasından bahsediyorum.O kadar överler ben daha önce tatmamıştım fakat yapılışı kolay bir çorbaydı. Hep yapmak isterdim ne yazık ki olmadı neyi yanlış yaptım bilmiyorum.Yada damak zevkimize uygun olmadı .Bilmiyorum.Saatler yağmurlu bir İstanbul gününde çorba vaktini gösterselerde ne yazık ki bu çorbanın zamanını değil.Bu çorbayla ilgili tecrübeleriniz varsa paylaşın benimle lütfen.
   Fransız soğan çorbası yerine ana yemek olarak ratatouille tarzı etsiz bir sebze yemeği yaptım gayet güzeldi kısaca yapılışını anlatayım çok basit ve çok lezzetli.Havuç ,patlıcan ,kabak kırmızı biber ve bir iki yeşil biberi biraz zeytinyağı ve suyla ayrı ayrı pişirip fırın kabına dizdim.Üzerlerine kekik,nane,kırmızı biber,maydanoz,dere otu biraz dut pekmezi ve nar ekşisi koydum.Üstüne domateslerden kapak yaptım. Domatesleri de kekik ve deniz tuzuyla tatlandırdım.Üstünü kapatıp fırında pişirdim.Makarnayla servis yaptım.
  Not: Fransız soğan çorbasının yine de tarifi istenirse verebilirim.
                                                                                                               Tuğba

5 Ekim 2011 Çarşamba

Tam Buğday Unuyla Yapılmış Sağlıklı Mücver

  Sabah kahvaltılık ekmek olmaması sonucu tam organik unla nefis bir sağlıklı kabak mücveri yapıldı.Mmmm hem sağlıklı hem inanılmaz lezzetliydi.Bayıldım bayıldım...Mutlaka organik unu kullanın bu tür yiyeceklere çok yakışıyor hem çok sağlıklı hem çok lezzetli.Kek denemelerimde oldu onları da istediğim kıvama getireyim yayınlayacağım.

Organik Unlu Kabak Mücveri
1 yumurta
Yarım bardaktan biraz fazla yoğurt ve suyu( hafif sulu bir yoğurt olacak)
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı nane
1 çay kaşığı kırmızı biber
3/4 su bardağı oranında organik un
1/2 su bardağı oranında peynir (beyaz peyniri olur,kaşar peyniri olur,lor peyniri olur)
1 çay kaşığı kabartma tozu
Dereotu (miktarı zevkinize kalmış)
Yapılışı
Önce tuzla yumurta köpürene kadar çırpılacak.
Bu arada unla kabartma tozu karıştırılacak.
Sonra yumurtayla unlu karışım karıştırılacak.
Daha sonra bu karışıma yoğurt eklenecek.
En son baharatlar ve dereotu eklenecek.
Teflon tavaya yağ dökülecek , fırçayla dağıtılacak.
İki kaşık mücver karışımı tavaya konacak, dağıtılacak.Bir taraf kızarınca öbür tarafı çevrilecek.
                                                                                                                      Afiyet olsun
                                                                                                                                   Tuğba
 Bu  arada İstanbul simitçisi nasıl bardağımın üstünde İstanbul telaşesinde?                                                                                                

2 Ekim 2011 Pazar

Fırında Pişmiş Domates Çorbası(Roasted Tomato Soup)

 Bugün , Smitten Kitchen adlı bogda  görüp  hemen yapmalıyım dediğim roasted tomato soup çorbasını yaptım.Tahmin ettiğim gibi çok lezzetli bir çorba oldu. Gerçi çektiğim resimler diğer blogdaki gibi güzel görünmedi  ama yine de idare eder sanırım . Bizde böylece bol  bol  pişmiş domateslerden , likopen aldık.Yanına da soya soslu tavuk yeşillik ve kırmızı soğanlı bulgur pilavı yaptık.Pazar mönümüz böylece oluşmuş oldu.Tatlı olarak çocukluğumuzun mozaik pastası, Keira Knitley ‘li Son Gece filmini izlerken, sütlü çayla yenilecek .Bunların üzerine pazartesi sendromu yanımıza uğramaz sanırım.)
                Bu resim Smitten Kitchen'ın yetenekli bloggerının sitesinden onun yaptığı çorbalar...Benim yaptıklarımda peynirler bu kadar güzel kabarmadı.Sanırım peynirlerin farklılığından.Fakat tadı çok rafine ve güzeldi.

                         

Fırında Rosto Edilmiş Domates Çorbası
6 kırmızı olgun domates
Kekik
2,3 diş sarımak
Consome(et suyu)Ben buzluktaki kendi yaptığım et suyunu geç çıkarıp açamadığım için biraz sütle kıvam verdim
3,4 çorba kaşığı zeytinyağı
Kırmızı biber,tuz ,kekik(isteğe bağlı miktarlarda)
Yarım soğan(bu da isteğe bağlı)
Üzerine ben (kaşar,hellim ve lor peynirlerini karıştırdım)

 YAPILIŞI




 Domatesler ikiye bölünecek üzerlerine kekik sarımsak zeytinyağı boca edilecek. 200 derece fırında yaklaşık bir saat  pişirilmeye bırakılacak.Bu rosto edilme işlemi oluyor.
 Pişirilen domatesler blendırda çekilecek.
Blendırda çekilmiş domatesler aygazda pişirilip et suyu veya sütle zevke göre biraz daha akıcılık sağlanacak.Kırmızı biber,tuz karabiber bu esnada eklenecek
 Sonra kıvam verilmiş çorbalar fırında pişirmeye uygun tek kişilik kaplara paylaştırılacak ve üzerine çiğ soğan rendelenecek.(Bu Smitten Kitchen adlı blog yazarının gizli lezzet hilesiymiş.Bence de fena olmadı ama hafif soğanın çiğ tadı ağza geliyordu.Bundan hoşlanmayanlar yapmayabilirler.)
 En üste hazırladığınız peynir karışımlarını koyun.Burda evde eski kaşar olsa iyi olurdu.Ben olmadığı için kullanmadım.Taze kaşarın kişiliksiz tadını zenginleştirmek için hellim ve ekşimikle karıştırdım.Peynirler kızarana kadar tekrar fırına koydum.(Beş ,on dakika)
Çorba nefis aromasıyla bizim gönlümüzü kazandı.Yapacaksanız geç kalmayın.Son iyi domatesler pazarlarda.  
Bu arada Smitten Kitchen adlı bloggıra da  teşekkürler.Umarım bizim de Derya'yla  onun gibi başarılı uzun soluklu bir blog yaşantımız olur.
                                                                                                            Tuğba